Korona virüslerin yedi türünün insanda enfeksiyona neden olduğu bilinmektedir, bunlardan dördü esasen hafif semptomlara neden olurken, geri kalan üçü ölümcül hastalıklara neden olabilmektedir (SARS, MERS ve devam eden COVID-19).
Şiddetli akut solunum sendromu COVİD-19 (SARS-CoV-2) enfeksiyonu, arteriyel ve venöz trombotik komplikasyonlarla ilişkilidir.
Sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı, kalpdamar hastalıklarıyla savaşmak için en önemli silahımızdır. Bununla birlikte, sağlıklı bir diyetin bileşenlerinin tanımı konusunda anlaşmazlıklar vardır. Bazı gıdalar testi geçmiş ve diyet kılavuzlarına kabul edilmiştir. Bu listede başlangıçta meyveler, sebzeler ve kepekli tahıllar bulunurken, yakın zamanda zeytinyağı, balık ve fındık gibi ürünler ilave edilmişlerdir.
Aort damarı kalpten çıkan ana arter olup, göğüs ve karında olmak üzere ikiye ayrılır. Aorta tıpkı belediyenin binalara su taşımak için caddelere döşediği geniş borulara benzemektedir.
Kalbimizin gönderdiği temiz kanı taşıyan ana atardamarımıza aort damarı denilmektedir.
Biküspit aort kapakçık çok sık görülen doğuştan görülen kalp anamolilerinden bir tanesidir. Normalde üç yaprakçıklı aort kapağı iki yaprakçıklı olmaktadır. Genel olarak toplumda görülme oranı %0.5-1.3 arasında değişmektedir. Buna bağlı olarak aort dilatasyonu (genişleme), diseksiyon ve rüptür gibi önemli komplikasyonlar gelişebilmektedir.
Mitral yetmezliğine yönelik olarak iki türlü cerrahi girişim uygulanmaktadır. Bunlar; kapak replasmanı ve onarımı yöntemleridir. Kapak replasmanı: mitral kapakçığın çıkarılarak yerine biyolojik veya mekanik bir kapağın takılmasıdır. Biyolojik kapakçıkların ömürlerinin 10-15 yılla sınırlı olması nedeniyle genellikle 65 yaş üzerinde tercih edilmektedir.
Kalp hastalıklarında ameliyatta uygulanan teknik kadar ameliyatın zamanlaması da başarıda büyük öneme sahiptir. Ameliyat zamanı geciktirilmiş bir hastaya yapılan cerrahinin başarısı oldukça düşük olur.
Koroner damarlarımızın en önemli problem olan damar sertliği (ateroskleroz) sıklıkla damarların özellikle başlangıç bölümününde bir veya iki darlık yapmaktadırlar. Bu darlık bölgeleri sıklıkla yan dalların çıkış bölgeleridir. Diffüz koroner arter hastalığında ise ardışık 3-4 adet darlık veya bütün damar duvarını tutan aterosklerotik daralmalar bulunmaktadır.
Robotlar önceden proğramlanmış görevleri yerine getiren cihazlardır. Bunlar doğrudan bir operatörün kontrolünde veya bir bilgisayar proğramının kontrolü altında da çalışabilmektedir.
Havaların çok ısınması ile birlikte kalp damar hastalıklarında önemli artışlar görülmektedir. Bunun önüne geçmek için çok basit tedbirlerin alınması hayat kurtarıcı olacaktır.
Vücudumuzda yağlar genel olarak trigliserit, fosfolipit ve kolestrolden oluşur. Trigliserit ve fosfolipitler genel olarak yağ asidi yapısında iken, kolestrol ise yağ aside yıkım ürünlerinden sentezlenir.
Diyabete bağlı infeksiyon, ayağın beslenme bozukluğu ve sinir tutulumuna bağlı cildi, kasları, eklemleri ve kemikleri içine alan kompleks klinik tablo diyabetik ayak olarak kabul edilmektedir.
Her ileri yaşlı hastada kalp ve damar problemleri gelişmez. Genetik yapının önemi büyük olmakla birlikte, dengeli beslenen ve düzenli egzersiz yapan yaşlı kimselerin kalp ve damarlar yapılarının oldukça sağlıklı olduğu görülmektedir. Çok sayıda ileri yaşlı kimselere yapılan testlerde kalp performanslarının gençler düzeyinde olduğu görülmektedir.
Hipertansiyon gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyadaki oranı çok yüksek olup, genel olarak erişkin nüfusun ortalama %40-50’sini etkilemektedir. Ancak, bu kişilerin yarısı hastalıktan habersizdir. Haberdar olanların ise yarısına yakın kısmı ilaç kullanmamakta, kullananların yarısında ise ilaç yetersiz kalmaktadır. Bundan dolayı hipertansiyona bağlı komplikasyonlar oldukça sık görülmektedir.
OMUZ, KOL VE GÖĞÜS AĞRISI VE UYUŞULUĞU’NUN EN ÖNEMLİ NEDENİ
Kolların atar damarı, toplardamarı ve sinirleri göğüs boşluğundan köprücük kemiği ile birinci kaburga arasından çıkarlar. Bu iki kemik arasında damar veya sinirlerin sıkışmasına bağlı olarak bu sendrom gelişir.
Varisler, ödem ve ciltteki değişiklikler bacaktan kirli kanı taşıyan toplardamarlarımızın hastalıklarına bağlı olarak gelişmektedirler.
Cinsel hayat sağlıklı her birey için hayatın vazgeçilmez önemli bir faliyetidir. Bu faliyetin bozulması sıkıntı verici bir durum yaratır. Bunlar, hormonal bozukluklar ve ilaçların yan etkisinden, damar hastalıklarına, nörolojik hastalıklardan, psikolojik rahatsızlıklara kadar pek çok faktöre bağlı olarak gelişebilmektedir. Koroner bypass sonrası ise erektil disfonksiyonun (impotans) çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır.
Uzun yıllardır ilgilendiğim bir şaheserden, kalbimizden bahsetmek istiyorum...
Göğüs kemiğinin arkasında, her iki akciğerin ortasında yer alan kalbimiz, etrafını saran bir çift kaygan zar içerisinde bulunmaktadır. Büyüklüğü genel olarak kişinin yumruğu kadar olup ağırlığı 250-350 gr arasında değişmektedir. Yapısal olarak dört odacıklı olup, sağ kulakçık ve karıncık sağ kalbi, sol kulakçık ve karıncıkta sol kalbi oluşturur. Toplardamarların getirdiği kirli kan sağ kalp tarafından akciğerlere gönderilir. Akciğerlerde oksijenlenmiş temiz kan ise sol kalbe gelir ve aort damarı ile bütün vücuda gönderilir.
Kulakçıklardan karıncıklara girişte mitral ve triküspit, karıncıklardan çıkışta pulmoner ve aort kapakçıklar bulunmaktadır. Bu kapakçıklar kanın ileri gidişine izin verirken, geri kaçışına engel olmaktadırlar. Karıncıklara kan dolduktan sonra girişteki kapakçıklar kapanır ve çıkıştaki kapaklar açılır ve kan aortaya gönderilir. Kapakçıkların yapısı ve kapanıp açılmalarını sağlayan elektriksel ve mekanik sistem muhteşemin ötesinde ileri mühendislik harikası olarak dizayn edilmiştir. Kalbimizde pompalama görevi yapan kulakçık ve karıncık adaleleri ömür boyu yorulmadan kasılırlar. Ancak kasılmaları için motorlardaki ateşleme sistemi gibi mutlaka elektrik uyarı gerekmektedir. İlk elektriksel uyarı sağ kulakçıktaki ana merkezden kendiliğinden çıkmaktadır. Bu uyarı özel ileti yollarıyla kalbin kulakçık ve karıncıklarındaki bütün hücrelere kadar ulaşmaktadır. Böylece önce kulakçıklar daha sonra karıncıklardaki milyonlarca kas hücreleri aynı anda kasılarak kalp atımını oluşturmaktadırlar. Bu atımları oluşturan kas hücrelerinde saniyenin binde biri gibi sürelerde çok karmaşık hücresel hadiseler gerçekleşmektedir.
Kalbimizin ürettiği bu elektriksel aktivite vücut yüzeyine de yayıldığı için elektrokardiyogram cihazı ile kayıt edilir ve kalbimizle ilgili problemlerden haberdar oluruz.Kalbimizde yer alan hücrelerin tamamı otomatik uyarı çıkarma yeteneğine sahip olduğu halde, sağ kulakçıktaki ana uyarı merkezi aktif olduğu takdirde uyarı çıkarmazlar. Eğer ana merkezden yeterli sayıda elektrik uyarı çıkaramazsa hemen diğer alt merkezler bu görevi üstlenirler. Çünkü hiçbir zaman kalp atımları yani yaşamımız şansa bırakılmaz. Kısa süreli birkaç saniye atımın olmaması bayılmamıza, daha uzun süreli atımların olmaması ise hayati tehlikeye neden olur. Bu durum genellikle ciddi kalp hastalıklarına bağlı gelişir ve genellikle kalp pili takılmasını gerektirir. Ana merkez ihtiyaçla orantılı olarak dakikada 60-80 arasında uyarı çıkarmaktadır. Bu efor esnasında 150-200’e kadar ulaşabilmektedir.
Bu muhteşem organımız anne karnındaki 6. haftadan itibaren çalışmaya başlamakta ve yorulmaksızın ölünceye kadar atmaktadır. Kalbimiz bir günde 100.000, bir ömürde ise 2 milyar defa atmaktadır. Pompalanan kan miktarı ise günde 7-10 ton olup, bir ömür boyunca ortalama 200. 000 ton kan pompalanmaktadır. Bu miktar yaşam tarzı ve süresine bağlı olarak daha da artabilmektedir. Kalbimiz tarafından dağıtılmak üzere kan ana şebeke olan aort damarımıza gönderir. Aort damarımız da olağan üstü yapısal özelliklere sahiptir. Aort damarımızın yapısındaki kollajen ve elastin sayesinde hem sağlam hem de esnek bir yapıya sahiptir. Kalbin her atımıyla bereber aort damarımız genişler ve tekrar eski halini almaktadır. ve böylece kendisine gelen kanın daha ileri gitmesini sağlamaktadır.Kalbimizin en önemli özelliğinden birisi de sesidir. Bu sesler ritmik olup, sanki iki notalı bir sessiz senfoni şeklindedir. Çünkü, normalde duyulmayan, dinleme cihazı veya kulağımızı göğüs duvarına dayadığımızda duyulan seslerdir. Bu sesler sayesinde kalp zarı, adalesi, kapakları ve elektriksel aktivitesi hakkında fikir sahibi oluruz. Aksi takdirde gelişen problemleri fark edemezdik.
Bir ömür boyu tonlarca kanı yorulmadan, hissettirmeden gönderen kalbimiz aşkın mabedi olarak da bilinmektedir.....
Kalbimiz aşkını, ama gerçek aşkını bu iki notalık sessiz senfoniyi çalarak dile getirir...
Her bestenin bir güftesi vardır, bu aşk melodisinin güftesini ise ancak gönülden dinlersek duyabiliriz. İste o zaman kalbimizin bir ömür yorulmadan 2 milyar atımı nasıl gerçekleştirdiğini ve gerçek aşkın gücünü anlarız.....
©2017 Prof.Dr.İlhan Gölbaşı