BİKÜSPİT (ÇİFT YAPRAKLI) AORT KAPAK

BİKÜSPİT (Çift yaprakçıklı) AORT KAPAK VE AORTA

Biküspit aort kapakçık çok sık ve doğuştan görülen kalp anamolilerinden bir tanesidir. Normalde üç yaprakçıklı olan aort kapağı bu hastalarda iki yaprakçıklı olmaktadır. Genel olarak toplumda görülme oranı %0.5-1.3 arasında değişmektedir. Buna bağlı olarak aort dilatasyonu (genişleme), diseksiyon ve rüptür gibi önemli komplikasyonlar gelişebilmektedir.

Biküspit aortlu hastaların %43’ü buna bağlı hayatını kaybetmekte veya ameliyat olmaktadır. Aort kökünde yıllık çap artışı üç yaprakçıklı aort kapağı olanlara göre daha yüksek olup ortalama 0.2-1.9 mm arasında değişmektedir.

Aort damarında genişleme saptanan biküspit aortlu hastaların yaş ortalaması 49 iken, üç yaprakçıklı hastaların yaşları ise 61-64 arasında değişmektedir.

Biküspit aortic kapak ile ilişkili olarak aort diseksiyonu ve rüptürü oldukça sık görülmektedir. Aort çapı 6cm üzerindeki olguların %14’ünde, 5.5-6 olanların ise %6.5’inde diseksiyon veya rüptür gelişmektedir.

Biküspit kapaklı olgularda bu komplikasyonlar daha genç yaşlarda ortaya çıkmaktadır.

Normal çıkan aort çapı 20-3.7 arasında değişmekte olup vücut yüzey alanına göre değişim göstermektedir. Biküspit kapaklı olgularda kapak etrafındaki aort bölümünü oluşturan sinus valsalva düzeyinde aort çapı en geniş olup, üst sınır 2.1cm/m2 olarak ölçülmektedir. Bu üst limitteki %50 artış anevrizma olarak nitelendirilmektedir.

Bu hastalarda ilaç tedavisi: aort çapı 4cm üzerindeki olgularda cerrahi yapılmayan veya ciddi aort yetmezliği olmayan olgularda beta blokör kullanılması faydalı olacaktır. Anjiotensin reseptör blokörlerinden losartan kullanımı aortic dilatsayonu beta blokerler gibi engellemektedir. Statinler ise abdominal aort dilatasyonunu yavaşlatmaktadır. Bu etki çıkan aort anevrizmalarında gösterilmemiştir.

Biküspit aort kapaklı olgularda cerrrahi tedavi diğer anevrizmalara göre daha erken olmaktadır. Normalde üç yaprakçıklı olgularda 5.5cm de cerrahi tedavi uygulanırken, biküspit aortlu olgularda bu 5cm olarak önerilmektedir.

Dr.İlhan Gölbaşı